Kartalkaya faciası, Türkiye’deki denetim mekanizmalarının yetersizliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Şamil Tayyar’ın Bakan Ersoy’a yönelik eleştirileri, siyasi sorumluluk ve hesap verebilirlik konularını gündeme taşıdı. Facianın ardından yaşanan tartışmalar, hem hükümet hem de kamuoyu için önemli bir sınav niteliği taşıyor.

Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetti. Facianın ardından Bakan Ersoy, denetim sorumluluğunu önce Bolu Belediyesi’ne, ardından da Bolu İl Özel İdaresi’ne yöneltti. Ancak Bolu İl Özel İdaresi, yaptığı açıklamada denetim yetkisinin Turizm Bakanlığı’na ait olduğunu belirtti.

Şamil Tayyar, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Bakan Ersoy’un yangın sonrası sorumluluk almaktan kaçındığını ve başka kurumları suçladığını belirtti. Tayyar, “Turizm Bakanı, her bürokratının işlemini bilmeyebilir ama iğneyi başkasına batırmadan çuvaldızı kendine batırsaydı, masumiyetine inanırdım” dedi.

Tayyar, Bakan Ersoy’un yangın sonrası yaptığı açıklamaların gerçekleri örtbas etmeye yönelik olduğunu savunarak, “Maalesef, 78 canımızı kaybettiğimiz elim hadisede hakikate ulaşmak yerine karartmayı tercih etti” ifadelerini kullandı.

Bakan Ersoy’un açıklamalarına ilk yanıt, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli’den geldi. Köstereli, “Denetim yetkisi Turizm Bakanlığı’ndadır” diyerek, Bakan Ersoy’un iddialarını yalanladı.

Kartalkaya faciası ve Bakan Ersoy’un tutumu, siyaset çevrelerinde ve kamuoyunda bü yük yankı uyandırdı. Muhalefet partileri, Bakan Ersoy’un istifasını talep ederken, AK Parti içinden de benzer sesler yükselmeye başladı. Facianın sorumlularının ortaya çıkarılması ve adaletin sağlanması için çağrılar artarken, Bakan Ersoy’un geleceği merak konusu oldu.